Karayazı Fayı ve Doğu Anadolu'nun Riskli Hareketliliği Karayazı Fayı ve Doğu Anadolu'nun Riskli Hareketliliği

Gazze'de İnsanlık Dışı Tehditler, İsrail'in Şiddet Politikaları

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları 460 günü aşkın süredir devam ediyor ve bölge, tarihin en acımasız insanlık krizlerinden birine tanıklık ediyor. İsrail ordusunun saldırıları havadan, karadan ve denizden gerçekleştirilirken, Filistin halkı için bu süreç büyük bir yıkımı beraberinde getiriyor. Özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin son açıklamaları, çatışmaların daha da tırmanacağının sinyallerini veriyor.

Halevi, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, İsrailli esirlerin serbest bırakılmaması durumunda saldırıların hız kesmeden devam edeceğini belirtti. Ayrıca, Hamas’ın bu tutumunu sürdürmesi hâlinde daha fazla Filistinli'nin tutuklanacağı ve hayatını kaybedeceği tehdidinde bulundu. Bu ifadeler, İsrail’in Filistin üzerindeki baskı politikalarının giderek daha da sertleşeceğine dair endişeleri artırdı.

Gazze’de Yıkımın Boyutları

Gazze Şeridi'nde İsrail saldırılarının başlamasından bu yana hayatını kaybeden Filistinli sayısı 45 bin 885’i aştı. Ölenlerin 17 bin 800'ü çocuk, 12 bin 300'ü ise kadınlardan oluşuyor. Yaralı sayısı ise 109 bini geçerken, bölgedeki hastaneler, eğitim kurumları ve diğer sivil altyapılar da ağır zarar gördü. Enkaz altında hâlâ binlerce cesedin bulunduğu belirtiliyor.

İsrail'in saldırıları yalnızca can kayıplarına yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda bölgedeki insani yardım faaliyetlerini de imkânsız hale getiriyor. Hastaneler yetersiz kaynaklarla mücadele etmeye çalışırken, yaralıların çoğu tedavi edilemiyor. Eğitim kurumlarının hedef alınması, bölgede yaşayan çocukların geleceğini de tehdit ediyor.

İsrail ve Esir Politikası

İsrail’in Gazze’de yürüttüğü saldırılar, esirler meselesiyle yakından bağlantılı. İsrail hapishanelerinde 10 bin 300’den fazla Filistinli tutuklu bulunurken, Gazze’de 100 İsrailli esirin olduğu tahmin ediliyor. Hamas yetkilileri, İsrail'in saldırılarında onlarca esirin hayatını kaybettiğini duyurdu. Buna rağmen, İsrail tarafı, esirlerin geri alınması için baskı politikalarını ve şiddet eylemlerini sürdürüyor.

Genelkurmay Başkanı Halevi, “Hamas’ı, esirleri serbest bırakma gerekliliğini anlayacak bir noktaya getireceğiz” diyerek, bu konudaki sert tutumlarını açıkça ifade etti. Ancak bu politika, yalnızca Gazze’deki yıkımı artırmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası toplumda da ciddi tepkilere yol açıyor.

Uluslararası Toplumun Sessizliği

Gazze’de yaşanan trajediye karşı uluslararası toplumun tepkisi oldukça sınırlı kalıyor. İsrail'in saldırıları açıkça savaş suçu olarak nitelendirilse de, birçok ülke bu konuda sessiz kalmayı tercih ediyor. İnsan hakları örgütleri, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, İsrail'in eylemlerine karşı daha güçlü bir duruş sergilenmesi gerektiğini vurguluyor.

Ancak bu çağrılar, şu ana kadar somut bir sonuca ulaşmadı. İsrail'e yönelik yaptırımlar veya saldırıların durdurulması için etkili bir girişim gerçekleşmediği sürece, Gazze'deki insani kriz derinleşmeye devam edecek gibi görünüyor.

Çözüm İçin Umut Var mı?

Gazze’deki durum, yalnızca askeri bir çatışma değil, aynı zamanda bir insanlık dramı olarak değerlendiriliyor. Bölgedeki şiddetin sona erdirilmesi, tarafların bir araya gelerek barışçıl bir çözüm üzerinde uzlaşmasıyla mümkün olabilir. Ancak İsrail'in mevcut politikaları ve uluslararası toplumun sessizliği göz önünde bulundurulduğunda, bu hedefin gerçekleşmesi yakın zamanda pek olası görünmüyor.