Türkiye'nin Akdeniz'de yaptığı sondaj çalışmaları ve Mavi Vatan müdaafaası, Lozan antlaşmasıyla silahsızlandırılan adalara Yunanistan'ın asker çıkarması ve tahkimat yapmasıyla yeni bir safhaya geçti.

Avrupa Birliğini arkasına almış Yunanistan, Türkiye'yi tahrik etmek adına her türlü adımı atıyor. Son 12 sene içinde mülkiyeti Türkiye Cumhuriyetine ait 18 Kayalık'a asker çıkartan Yunanistan buralarda gövde gösterisi yapıyordu.

Yetmedi...

Yunanistan özellikle bu yaz başından itibaren Türkiye'nin Mavi Vatan olarak adlandırdığı denizlerdeki hakimiyet alanında yaptığı hidrokarbon (Petrol) sondajlarını sabote etmek için birbiri ardına ataklar gerçekleştirdi.

Önce İsrail, daha sonra Mısır ile yaptığı ortak savunma ve ekonomik işbirliği anlaşmaları ile Akdeniz'de Türkiye'nin önünü kesmeyi hedefleyen faaliyetler içine girdi. Uluslararası anlaşmalarla belirlenen Akdeniz'de ki arama bölgeleri ve parseller'de Türkiye'nin hakları sorgulanır hale geldi.

Türkiye, bunların kafasında plajların ötesine bile geçmemesi gereken bir ülke. Burnumuzun dibindeki sular Türkiye'ye yasaklanmalı.

Üstünde insan yaşamayan adacıkların ve kaya parçalarının etrafında kıta sahanlığı iddia eden Yunanistan, harita üzerinde birbirine bağladığı bu kayalıklarla adeta Anadolu'nun etrafını kuşatarak Türkiye'yi, karaya zincirlemeyi planlıyor.

Son derece aptalca ve çılgınca düşüncelerini başta Fransa olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerine de onaylatmaya çalışan Yunanistan'ın çok büyük bir ateşle oynadığı ortada.

Yunanistan'ın dün Meis'e sivil feribotlarla çıkardığı piyade askerleri bardağı taşıran son damla olacak gibi. Çünkü 1923 senesinde imzalanan Lozan antlaşması gereği adaların ve kayalıkların kesinlikle silahtan arındırılması gerekiyordu.

Oysa uzun yıllardan beri Yunanistan, Türkiye'nin hemen karşısındaki adalarda silah ve asker yığınağı yapıyor. Havaalanları inşaa ediyor. Limanlar ve sığınaklar yapıyor. Kısacası Türkiye'ye karşı savaşa hazırlanıyor.

Hem de Dünya'nın gözü önünde yapıyor bunu.

Türkiye'nin bir an önce Birleşmiş Milletlere giderek haklarını koruması gerekiyor. Ardından hic vakit kaybetmeden şu anda boş bulunan kayalıklara ve adalara misilleme yaparak asker çıkarması ve hukuki varlığını göstermesi şarttır.

Meis adası Kaş ilçemizin sadece 2.5 km. ötesinde yüzme mesafesinde bir adadır. Bir kac yüz Rum'un yaşadığı bir adadır. Türkiye'nin burnunun dibindeki bu adaya Yunanlılar bir bölük piyade askeri getirdi. Sivil feribotlarla getirdikleri bu askerlerin haberi ve fotoğrafları yabancı ajanslar tarafından hemen dünya'ya servis edildi. Aslında Yunanistan, ajanslar ve fotoğraflar eşliğinde Türkiye'ye meydan okudu.

Sonrasında daha neler olur bilemem. Ancak Türkiye'nin vakit geçirmeden Meis adasını ablukaya alarak Yunanistan'a gerekli cevabı vermesi artık şart olmuştur. Uluslararası Lozan anlaşmasını göz göre göre delmeye ve Türkiye'ye meydan okumaya çalışan Palikarya'ya verilecek en iyi cevap budur. Her halukarda haklı olduğumuz bu noktada vakit kaybetmeden harekete geçilmelidir.

Buda bir angajman konusu değil midir? Misliyle karşılık verme hakkımız vardır.

Türkiye karşısında zerre kadar şansı olmayan Yunanistan'ın bu kadar şımartılmasının önüne geçilmeli ve Türkiye denizlerdeki mevcudiyetini ve haklarını sonuna kadar korumalıdır.

"Yunanlıları pişman ederiz. Yunanlılar çok büyük bir hayal kırıklığına uğrarlar. Yunanlılar akıllarını başlarına almalıdırlar. Türkiye'ye karşı çevrilen entrikalar tersine döner. Türkiye bunun hesabını sorar" argümanlarından artık vazgeçip bir an önce fiili olarak eylem planına dönülmelidir.

Çünkü yapılan caydırıcı uyarıların bir karşılık görmediği çok açıktır. Türkiye'nin sözde kalan tehditleri karşısında, arkasına Avrupa Birliği'nin desteğini alan Yunanistan'ın her geçen gün küstahlaştığı çok nettir.

Türkiye süratle gereğini yerine getirmelidir.

Yarın Artık Bugündür.